4 Eylül 2012 Salı

Nasılda severim şu şiiri: Projeksiyonun dibine vurmak.

YALNIZLIK

Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum 
Ne tuhaf, vaktim olmazdı 
yalnızlığı bunca bilirken 
kendimi hiç yalnız sanmazdım 
çevremde hep birileri vardı, 
ben hep birilerinin yanındaydım 
günler belirsiz bir gelecek için neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı 
aramızda habersiz gidip gelen gündelik armağanlarla 
kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat 
bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı 
bazı evlerden taşınırdık, bazı insanlar girip çıkardı hayatımıza 
bazı mektuplar alırdık, bazı sözler, çiçek selamları 
sonraları bazı tanıdıklarımızın ölümleriyle de karşılaştık 
elde olmayan nedenle 
sudaki halkalar gibi genişleyen 
küçük alınganlıklardan büyük dargınlıklara 
vazgeçişler, unutuşlar, kayıplar 
birbirimizi çok sevdik hep 
yıllarla azala azala 

şimdi ne zaman yalnız kaldığımı düşünsem, 
yalnız olmadığımı kanıtlamak istiyorum kendime 

eskiden iki albüme sığdırdığım hayatım, 
şimdi sığmıyor eskilenlerle çoğalmış fotograflara 
telefonun başına geçiyorum 
alt alta dizilmiş onca ad arasında seken ömür parçası 
gün ölüyor meşgul numaralarla 
şimdi ne zaman yalnız olduğumu düşünsem, 
şimdi ne kadar yalnız... 
yalnız olduğumu anlamam için beni hiç yalnız bırakmadınız. 

Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum 
her zaman yalnızdım, bunu biliyorum 
büyücü ellerimin kara sanatı yazı 
en çok ben onardım dostlukları, en çok benim elim dikiş tuttu 
bağışlamasız sanarken kendimi 
en çok ben unuttum kalbimin benden sakladıklarını 
tığla içeri çektim takılmış kazakların ipini 
denenmemiş başlangıçları göze aldım, 
hafifletilmiş hasarları, görmezden gelinen enkazı 
mutfağı beklemek hep bana kaldı 
bir şiirden bir romandan bir filmden çıkıp 
her seferinde aydınlık bir inat gibi yeniden karıştım hayata 
hiç el değmemiş gibi yeniden konuk geldim 
odalarınıza, ruhlarınıza 
buraya 

eski aşklarım neredesiniz? Hepinizi çok özledim. 
Şimdi birdenbire bir köşeden çıkıp bana, 
yalnızca, Merhaba, deseniz, 
o zamanlar hiç mutlu etmediğiniz kadar mutlu edersiniz, 
bir zamanlar bütün ağladıklarımı geri verebilirim size 
sağ olun demenk isterim, sağ olun, sağ olun 
sanki beni yeniden sevdiniz 
ama biliyorum, pis bir yağmur başlıyor, şemsiyem yok yanımda, 
yağmurda yürümekten nefret ederken, yürümekte ısrarlıyım gene de 
isterseniz, kederdeki bütünlük, diyelim buna 
ne kadar ıslansam, o kadar çıkacağım sanki 
bir zamanlar çok daha bütün olduğumu sandığım 
o yıkanmış zamanlara... 

yeni değil keşfine gençlik verilmiş gerçekler 
her zaman yalnızdım 
kitaplar kadar yalnız 
yalnızca yalnızlığımdan gürültücü bir kalabalık yaptım 
herkes için farklı aldanışlar kurtarılmış hayatlar yok pahasına 

her zaman yalnızdım 
yanardağlar kadar yalnız 
ey kafiye sevenler, 
şimdi beni gökyüzünde bir yıldız sananlar, yanıldınız! 

nankörlük etmeyeyim gene de, 
yalnızlığımı daha az hissettiğim anlarım oldu yalnız 

evimde hep aynı anda çalar telefonla kapı 
gene öyle oluyor; hiç yalnız bırakmazlar beni 
yalnızlık bilgisiyle çatılmış arkadaşlıkların korunaklı gölgesinde 
yalnızlık için çalar telefonlar kapılar 
İstersen bana uğra, ya da, Akşama buluşalım, ölmeden yapacak çok 
iş var

                                                                                  MURATHAN MUNGAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder